Radyestezi bilmeden çubuk kullanılamaz.
Marifet çubukda değil sendedir.

Radyestezi su arama

Radyestezi Teknikleri ve Pratikleri
Bilim Araştırma Grubu

Radyestezi alanlarının, yani radyestezi aletlerinin güçlü tepkiler gösterdiği sahaların (gerçekliği), bir atomun içindeki manyetik alanı ölçebilecek kadar hassas olan proton manyetometreleri ile onaylanmıştır.

Lyall Watson

Radyestezi Yöntemi ile Su Aramaları

Bir çok kişi için radyestezi ile hemen hemen eşanlamlı olan "su arama", günümüzde radyestezinin, kullanımı en yaygın olan ve en çok tanınan uygulama sahasıdır. 

Radyestezi'de su deyince, 'akar su' akla gelmelidir. Yeraltındaki bir su haznesi, bir göl ya da bir su birikintisi radyestezik olarak tespit edilemez. Radyestezi aleti, durgun suların üzerinde harekete geçmez. 

Su arama çalışmaları sırasında radyestezik işlemlerle şu hususlar tespit edilebilir: 

1. Su mecrasının yerinin tespiti. 
2. Mecranın büyüklüğünün tespiti. 
3. Suyun akış yönünün tespiti. 
4. Derinlik tespiti. 
5. Suyun debisinin tespiti. 

Abbe Mermet'e göre; su aramak, diğer uygulama sahalarına göre bazı özellikler gösterir: Yeşile boyanmış bir sarkaçla bir su mecrası üzerinden geçildiğinde, sarkaç, mecra yönüne dikey olarak salınım yapar. Böylece, mecranın yönünü de veren sarkaç, çubuğa nazaran bir üstünlük arz eder. 

Yeşil sarkaç, mecranın kenarına geldiği anda durur. Mecrayı geçtikten sonra ise, hareketine gene devam eder. Bu işlemi çeşitli zamanlarda tekrar etmek mümkün olur. Yeraltı sularını ararken, bu kez, mecranın tam kenarında, sarkaç, salınım hareketini dairevi harekete dönüştürür: Saat yelkovanının aksi yönünde olmak üzere, oldukça süratli bir şekilde ve büyük bir daire çizerek dönmeye başlar. Dikkat edilecek olursa, suyun, sarkacı adeta çektiği hissedilir. 

Suyun üzerinden geçildiği sürece, sarkaç, dairevi hareketini, ağırlaştırmak suretiyle devam ettirir. Diğer kenara ulaştığında, derhal durur. Mecra geçildikten sonra ise, su sanki arkadan sarkacı çekiyormuş gibi, sarkacın hareketinde sapma olur. 

Bir su mecrasını tespit ederken, mecraya dikey olarak gidip gelinir; akış yönünü bulmak için de mecra yönünde yürümek gerekir. Şöyle ki: Eğer çubuk kullanıyorsak, kaynak yönüne doğru yüründüğünde, çubuk, elde dönmeye başlar; ağız yönünde gidildiğinde ise, çubuk hiç bir hareket vermez. 

Sarkaç ile kaynak yönüne yüründüğü takdirde, sarkaç, akış yönünde salınım yapacaktır. Bazen de, saat yelkovanının aksi yönünde olmak üzere dairevi hareket yapar. Gene, ağız yönündeki bir yürüyüş sırasında, sarkaçta herhangi bir hareket görülmez. 

Böylece, her 2-3 m.de bir, bu işlemi tekrarlamak ve ufak kazıklarla gerekli işaretleri koymak suretiyle yeraltı sularının akış yönünü tespit etmek mümkündür. 

Derinlik ile suyun debisinin tespitine ilişkin radyestezi metodları çok çeşitlidir. Örneğin; suyun debisi; çubuğun hareketinin ve şiddetinin azlığı ya da çokluğuna ve sarkacın çizdiği dairenin çapına bakılarak tespit edilebilir. Amerikan Radyestezi Derneği'nin eski başkanlarından John Shelley, radyestezi çubuğuna, "Bu noktada ne kadar su bulacağım? Dakikada 15 litreden fazla mı?» diye soruyordu. Çubuk sağa doğru sallanırsa, bu 'evet' demekti. O zaman, 20 litreden fazla mı?» diye sorusunu tekrarlıyordu. Shelley, böylece, sola doğru bir sallanma meydana gelene kadar bu soru sorma işlemini sürdürüyordu. Suyun derinliğini bulmak için de aynı 'soru ve cevap' metodunu uyguluyordu. Radyestezistler arasında, bu 'soru ve cevap' metodunun çeşitli uygulamalarına rastlamaktayız. 

Derinlik tespitini, bazı radyestezistler, çubuğun çekişini ilk kez hissettikleri yeri kaydedip, daha sonra, bu noktayla su mecrasının kenarı arasındaki mesafeyi ölçerek yaparlar. Bazen, çubuk, suyun üzerine gelmezden önce, bir kaç kez, ya aşağıya eğlir ya da yukarıya kalkar. Radyestezistler, bu hareketlerin adedine bakarak, derinliği hesap eder. 

Günümüzde Sovyetler'de yapılan radyestezi çalışmalarında su aramaya ilişkin ilginç uygulamalar yapılmış, yeni bilgiler ortaya konulmuştur. Dr.Nikolai Sochevanov'un 1967 yılında yönettiği jeolojik keşif gezisi sırasında yapılan radyestezik çalışmalarla ilgili olarak tuttuğu notlar arasında şu satırlara rastlıyoruz: 

«Chu Nehri üzerinden uçtuk. Gösterge [radyestezi çubuğu], bir su mecrasının alışılagelen türden bir profilini gösteriyordu. Fakat, akmakta olan muazzam su miktarına ve yüksek akış hızına rağmen, nehir, 'gösterge 'de özellikle kuvvetli bir tepkı oluşturmamıştı. Sadece, her iki yakada da kıyıya yakın yenerde, radyestezi gücü, radyestezi çubuğuna tam bir devir yaptıracak kadar kuvvetliydi. Anlaşıldığına göre, kıyı ile su arasındaki sürtünme, bu enerjinin açığa çıkmasına yol açan hususlardan biriydi. Su, insanları en kuvvetli olarak, muazzam miktarda bir suyun, yüksek bir hızda hareket ettiği yerlerde değil de, suyun büyük bir toprak kütlesini doyurduğu ve küçük kılcal damarların içerisinden yavaşça aktığı yerlerde etkiliyor gibidir» 
Dr. Sochevanov, radyestezi çubuğunun yaptığı devir adedine dayanarak, yeraltı akarsularının derinliğini ve cesametini tahmin edebilmektedir
 

Radyestezi Yöntemi ile İzleme Çalışmaları

Radyestezik izleme, radyestezi aletinin aracılığıyla, kayıp kişi ve objeler ile herhangi bir suçtan ötürü aranan kişilerin izlenmesi ve bulunmasını kapsayan bir uygulama sahasıdır. Dolayısıyla, 'psişik dedektiflik' konusu dahilinde de mütalaa edilebilir. 

Radyestezi tarihinde, radyestezik izlemeyi ilk kez uygulayan ve en büyük isimlerinde biri olan Jacques Aymar'ı görüyoruz. Daha. sonra, yüzyılımızın başlarında Abbe Mermet, 1930'larda İngiliz radyestezisti John Clarke ve 1940-1950 döneminde de gene ingiltere'den William Burgoyne, bu sahada son derece başarılı çalışmalar yapmışlardır. Günümüzde ise, bu tür radyestezistler arasında, İrlandalı Thomas Trench ile Güney Vietnam Donanması'ndan Albay Vosum'u sayabiliriz. 

Bütün bu radyestezistlerin hepsinin de, izlenenin bırakmış olduğu görünmeyen bir izi, bir ışınım ya da vibrasyonu aldıklarından ve kendilerini onunla ahenktar kıldıklarından bahsettikIerini görmekteyiz. Söz konusu iz ile ahenktar hale geldikten sonra, radyestezist için artık bü)ün sorun, bu ışınımın hattından şaşmamak, radyestezi aletinin, kendisine, aranan kişinin izlemiş olduğu yönde rehberlik etmesine ya da bu yönü göstermesine izin vermektir. 

Radyestezik izlemenin ilk uygulanımları sırasında, Jacques Aymar, klasik çatallı dal ile ve arazi üzerinde çalışmıştı. İzlemekte olduğu kişinin ellemiş olduğu bir objeyi ya da giymiş olduğu bir giysiyi tutması kendisine yardımcı oluyordu. Aymar, böylece, psikometri ile radyestezi fenomenleri arasındaki paralelliği gözler önüne seren ve günümüzde, radyestezi aletini 'odaklamak' diye bilinen metodun kullanımının öncülüğünü yapmış oluyordu. 

Abbe Mermet, Aymar'dan sonra, radyestezik izlemeye büyük yenilikler getirdi: Sarkaç kullanan Mermet, izleyeceği şahsın bir fotoğrafını istiyor, kaybolduğu bölgenin biri küçük, biri de büyük mikyasta olmak üzere iki haritasından yararlanıyordu. Fotoğraf yerine, Aymar gibi, bir obje ya da giysi kullandığı da oluyordu. 

Bu iki ünlü radyestezistin açtığı yolda, radyestezik izlemenin genel çerçevesi dahilinde kendilerine özgü çalışma metodları geliştiren diğer radyestezistlerin de başarılı sonuçlar aldıklarını görüyoruz. 1933 yılının sadece Mart ve Mayıs ayları arasında, Inglitere'nin Nottingham bölgesinde, boğularak ölen 6 kişinin cesedini 'izleyerek' ortaya çıkaran John Clarke, izleme işlemine nasıl başladığını şöyle anlatıyordu: 

«Önce kayıp şahsın bir giyeceğinden ya da daha önceden bulunmuş olduğunu bildiğim bir yerden yararlanarak, sarkaçla, kendisinin 'ışınımı'nı alırım.» 

William Burgoyne da, radyestezi çubuğunu odaklamak için böyle kişisel bir objeden yararlanıyordu. Burgoyne'un, çalışma tekniği hakkındaki açıklamaları, radyestezik izleme uygulamalarının tipik bir tablosunu çizmektedir: 

«Hepimiz, havanın içerisinde yürüken, arkamızda, vibras­yonlar bırakırız. Aradığım kişiye ait bir objeyi, radyestezi çubuğu ile birlikte elime aldığımda, o örneğin 'vibrasyonları' sayesinde, söz konusu şahsın yürümüş bulunduğu yerin 'vibrasyonları' içerisine girebilirim. Çubuğun dönmesi durduğu anda, (vibrasyon) hattı dışına çıktığımi anlıyorum ve (vibrasyonu) tekrar alabilene kadar bir geriye, bir ileriye yürümem gerekiyor.» 

Gerektiğinde polise gönüllü olarak yardım eden Burgoyne hakkında, kızı, şunları anlatmaktadır. 

«Babam, çalışmalarını İlahi Rehberlik altında gerçekleştirdiğine inanan, son derece dindar bir insandı. Bunu spiritüel bir yetenek olarak mütalaa ettiği ve bu yetenek sayesinde para kazanmaya çalıştığı takdirde bu gücünü kaybedeceğine inandığı için de hiç bir zaman para talep etmezdi. Melekesini öylesine geliştirmişti ki, gazetedeki bir fotoğraf ile söz konusu bölqenin bir haritası ona yetiyordu. Sonra, Scotland Yard'daki tanıdıklarına telefon ederek, elde ettiği sonuçları açıklıyordu» 

1953 yılında, William Burgoyne'u, intihar etmesinden şüphelenilen kayıp bir şahsı izlerken gözlemlemek fırsatını bulan Andrew Freedland, bu vakayı şöyle anlatıyordu: 

«Burqoytıe'e kayıp şahsa ait bir mendil verdikten sonra, kendisinde, sonuç hakkında tam bir kesinlik havası oluştu. Hemen, harita üzerinde, Oartmouth [Ingiltere] dışındaki kırlar üzerinden geçen bir hat çizdi. Bu hat'a mümkün olduğunca, sadık kalarak, arabayla o bölgeye gittik. Sonra, yürümeye başladığımızda, Burgoyne'un, izlenecek yönü tam olarak bildiğini qôrdük. Şahsın cesedini, yarım saat kadar yürüdükten sonra, bir yer'ın altında bulduk .. » 

Anlaşıldığına göre, Burgoyne'un radyestezi yeteneği, sonunda, psikometrik türden bir hassasiyete dönüşmüştü.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol