Radyestezi maden arama
Radyestezi Yöntemi ile Maden Aramaları
Radyestezinin Rönesans'la birlikte gelişimi, tamamiyle maden arama'ya yönelik olarak tezahür etmişse de, bu gün artık bu uygulama sahası, önderliğini yitirmiştir. Maden aramayla ilgili radyestezi tekniklerine ilişkin klasik bilgilere, tarihi kitap ve belgelerde geniş bir şekilde rastlanır.
Yakın zamanlarda qerçekleştirilen kayda değer maden arama uygulamaları arasında, İngiliz radyestezisti Bn. Evelyn Penrose'un 1930'Iarda ingiliz Columbia'sında yaptığı çalışmalar ile Sovyetler'in 1960'Iarda yürüttükleri deneyleri sayabiliriz.
Bn. Penrose'un çalışmalarının ilginç bir yanı, radyestezi yeteneğini, su ve maden aramanın yanısıra, petrol arama sahasında da kullanmış olmasıdır. Bn. Penrose, söz konusu çalışmalarından bahsederken, -Petrol'le ilgili olarak bende oluşan ilk tepki, sanki tabanlarıma kızdırılmış bir bıçak sokuluyormuş gibi algıladığım bir histi,» diye yazıyor ve petrol yatağının tam üzerindeyken de bir kukla gibi sıçrayıp durduğunu, ayaklarını yerde güçlükle tutabildiğini anlatıyordu.
Bn. Penrose, özellikle 'altın madeni'ni tespit etmenin zor olduğunu belirtmişti. Güneş doğarken, çubuk, altın yatağının tam üstünde tepki gösteriyor. Güneş gökyüzünde yol aldıkça da altın'ın güç alanı, gerçek damardan belirli bir mesafe uzakta bulunan daha başka noktalara kayıyordu. Bu husus, 1930'larda şu şekilde açıklanmaktaydı:
«Cisimlerden çıkan ışınımlar, kendilerini, daha ziyade altı yönde hissettirirler. Birincisi; dikey olarak, cisimden yukarıya ikincisi ise; gene dikey olarak cisimden aşağıya doğru, aynı şiddette yayılır. Bunlardan başka, cisimlerin en uç noktalarından 45 ve 135 derecelik açılar yaparak her tarafa doğru yayılan ışınımlar mevcuttur.
«Bu ışınımlar, yeryüzünün manyetik ve elektriki akımlarıyla birleşerek, bazı taraflarda daha fazla, bazı taraflarda ise, daha az ya da ters polaritede olabilirler.
«İşte, maden aramada bu ışınım yönleri göz önünde bulundurulursa, bir yanlışlığa yol açılmamış olur»
30 yıl kadar sonra, Sovyet bilim adamları da, değişen hava şartları ile jeofizik şartların, madenlerden çıkan radyestezik gücün, ışık gibi, değişik açılarda yansımasına sebep olduklarını tespit etmişlerdir. Sovyetler'de, maden aramaya ilişkin çalışmalar arasında, Dr. Sochevanov'un uygulamaları ile Ora Asya'da yapılan bazı deneyler önde gelmektedir.
Dr. Sochevanov, su arama çalışmalarıyla paralel olarak yürüttüğü maden arama deneyleri hakkında şunları yazıyordu:
«Medenler de, radyestezi çubuğunu, su kadar kuvvetli bir şekilde etkilerler. Bir nehri geçerken, endikatör [radyestezi çubuğu] iki kez dönebilir, bir dereyi geçerken de bir kez dönebilir. Fakat, iyice derinlerde bulunan bir kurşun yatağının üzerindeyken, radyestezi çubuğu tam 18 kez dönmuştu. 9 m. den daha kısa olan bir yol üzerinde 18 devir! Tabii, bu, çok kalın bir damar kütlesinin üzerinde meydana gelmiştir. Fakat, 'operatörlerimiz' [radyestezistlerimiz], 135 m.yi aşan bir derinlikte, sadece 7,5 cm. kalınlığında olan maden yataklarının yerlerini de belirgin bir şekilde tespit etmişlerdir»
Dr. Sochevanov, aynen yeraltı su mecraları gibi, maden yataklarının da derinliği ile cesametlerini, çubuğunun yaptığı devir adedine dayanarak tahmin edebilmektedir ..